Bu pazar gelin geleceğe uzanalım…
Hani, gelecek demişken öyle çok uzağa değil, 6 yıl sonrasına, 2030’a gidelim…
6 yıl sonra “podcast yayıncılığı” ve daha geniş anlamda “ses yayıncılığı” nasıl olacak? Gelin biraz ufuk turuna çıkalım, fütürizmin o merak ve heyecan dalgasına kendimizi bırakalım…
Baştan anlaşalım, öngörülerim oldukça keskin ve kökten… Sonra kızmaca, küsmece, darılmaca yok! 🙂
Ya, “ne sallamış ama” der gülüp geçersiniz, ya da “kulağınıza küpe yapar” hikâyenizin parçası haline getirirsiniz…
Tercih sizin! Ben ikisine de razıyım…
Kulak verdiyseniz ve kahveler hazırsa başlayalım…
Yapay zeka sayesinde podcast’in (sesin) videoyla izdivacı gerçekleşecek ve “ses mi video mu” tartışmaları da nihayetlenecek. Dahası, içeriği destekleyen (metin, .pdf, .doc, grafik, video, fotoğraf vb.) her şey bu büyük izdivacın şahitleri olacak, onlar da bu düğün şenliklerine katılacak.
Bugünün podcaster’ları için üzgünüm, ama 2030’lara vardığımızda bugünkü anlamda bir “podcaster” kavramı kalmayacak; dinleyici aynı zamanda aktif olarak yayıncı da olacak. Elbette yapay zekanın yeni araç ve teknolojilerle altyapısını şekillendireceği mekanizmayla dinleyici “istem tabanlı” kendi ihtiyacı ve beklentisi kapsamında anında kendi podcast’ini üretecek.
En iyi podcast yayıncısı bizzat dinleyicinin kendisi olacak; “en doğru analizi yapan, en doğru soruları soran, ihtiyaç ve beklenti algoritmasını oluşturan” en iyi podcast yayıncısı olacak. İster yalnızca kendi dinleyecek, isterse tanımlayacağı kişilere de dinletecek. Bu, hem “bireysel” hem de “kurumsal” taraftaki süreçler için benzer şekilde ilerleyecek.
Bugün sıklıkla kullanılan “mikrofon, mikser, kulaklık, stüdyo” gibi fiziksel gereklilikler yalnızca “veri oluşturma” ihtiyacı kapsamında kullanım düzeyine gerileyecek; muhtemelen birkaç adım sonra onlar da vadesini tamamlayacak.
Bugüne kadar biliğimiz webin (internetin) sonu ufukta gözüktü, bilgiyi ve aramayı kontrol eden Google modeli merkezi yapılar kaybolacak. Haliyle Spotify, Apple Podcasts, Youtube gibi merkezi içerik yönetim ve erişim sistemlerinin de merkezi yapıları sönümlenecek ve giderek ana yapay zeka sistemlerinin (büyük dil modellerinin) parçası haline gelecek ya da kendileri bizzat ona dönüşecek. OpenAI’ın başlattığı GPT Store tarzı uygulamalar daha ileri düzey modellerle bugünkü yapıyla yer değiştirecek.
Podcast yayın teknolojisinde de büyük kırılma ve değişim yaşanacak. Podcast oluşturma ve dağıtımı (paylaşımı) “istem tabanlı” ve yapay zeka omurgası üzerinden ilerlemeye başlayınca podcast ekosisteminde uzun süredir tartışma konusu olan “RSS teknolojisi” de geride kalacak. (Bu iyi mi olacak, kötü mü tartışmaya açık).
Bir çift sözüm de “podcast’ten nasıl para kazanacağım?” diye soru soran ve merak içinde olanlara…
Bugüne kadar bildiğiniz anlamdaki bir “reklamcılığın” sonuna geleceğiz; onun için bugünden çok fazla heyecana kapılıp bu taraftan (geleneksel reklamcılık modellerinden) bir beklenti içinde olmayın…
Ama elbette gelecekte podcast’ten (ki 2030’dan sonra başka bir kavram kullanmaya başlayabiliriz) gelir elde edebilirsiniz. Bunu daha çok reklamdan ziyade bir “abonelik” gibi bir model içerisinde yapabileceksiniz. Doğru analizleri yapıp, gerçekçi ihtiyaçları belirleyip, doğru istemlerle (yapay zekayla işbirliği halinde çalışarak) çözümler üreten, yaşamı kolaylaştıran “içeriklerden ve servislerden” gelir elde edebileceksiniz. Bunun için bugünden “yeni iş modelleri ve yaklaşımları” geliştirmeye başlayabilirsiniz.
Dahası da var, ama onları da bir başka yazıya bırakalım…
Birlikte podcast’in ve sesin bugününü ve geleceğini konuşmaya devam edeceğiz…
Keyifli pazarlar…