İtiraf ediyorum, biraz kurnazlık yaptım; merak duygunuzu gıdıkladım…
Ama biz de yalan yok! 🙂
Madem başladınız okumaya, hadi gelin devam edelim…
Podcast, yalnızca “bir içerik yayınlamak” ve ondan “bir şekilde” hemen “para kazanmak” değil…
Elbette, doğrudan ya da dolaylı olarak para kazanmaya da vesile olur; ama podcast’in vaadi çok daha geniş…
Bu hafta, podcast’e ilişkin ufkunuzu yeni diyarlara götürmek istiyorum, ama şimdiden anlaşalım, sonuna geldiğinizde “ben zaten bunlara vakıftım” diye bana sitem etmeye kalkmayın… Lakin, hal buysa ziyadesiyle mesut olurum; bunca haftalık hasbihalimize binaen pay da çıkartırım!
Podcast’in bazı teknik tanımları var ama, bence hepsini bir kenara bırakın… Podcast, hikâyedir, bir tahayyüldür, bir fikir, bir hayal, bir heyecan, bir duygu tasarlama, onu sese, ete kemiğe büründürmektir…
Herkesin bu dünyaya ilişkin bir hayali, bir heyecanı, anlatacak bir hikâyesi var; ister bireysel, isterse işiyle, mesleğiyle, kurumuyla ilgili olsun…
Hikâyeler merak, heyecan yaratır; hele iyi hikâyelerin tadından yenmez, tutku yaratır…
Bunca şeyi ne mi yazdırdı bana; gizli bir örgüt…
Vallahi bak, şaka yapmıyorum, “gizli bir örgüt”…
Ama hemen telaşlanmayın, sizi bir suç örgütünün parçası haline getirmeye çalışmıyorum.
Hadi, “yasal bir gizli örgüt” diyeyim de içiniz rahatlasın, hemen yazıyı bırakıp gitmeyin!
Dahilde biz daha podcast, “in midir, cin midir; yenilir mi, yutulur mu”, diye el yordamıyla anlamaya çalışırken, elin gizli örgütü hikâyesini anlatmak için podcast kayıt butonuna basıyor: “Böyle Bir Podcast Yok”
Yok, siz yanlış anladınız, var aslında… O, podcast’in adı…
Ahh, adına bayıldım; tam da gizli bir örgüte yakışan bir ad, gel de dinleme, “oynat” butonuna basma şimdi! 🙂
Havadislere göre, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA – The National Security Agency), dünyanın en iyi kod yapıcılarının ve kod çözücülerinin hikayelerini paylaşmak için 5 Eylül’de bir podcast başlatıyor. Yıllarca NSA’nın varlığı gizli tutuldu ve “Böyle Bir Ajans Yok” namı aldı yürüdü.
Derde derman mı lazım, alın size “Böyle Bir Podcast Yok”…
Ayrıntıları burada…
Başka hiç çaresi mi yoktu da, NSA işini gücünü bıraktı ve bir podcast’e başladı!
Her şey bu yerkürede bir “anlam” dünyası içinde ilerliyor. İşiniz gizli de yürütülse, aleni de, o işi yapan kişinin, kurumun “nasıl anlaşıldığı” hayati rol oynuyor. İnsanların nasıl anladıkları işlere, kurumlara, kişilere “meşruiyet, rıza, talep, arzu” üretmelerini sağlıyor.
Bir kariyeriniz mi var, “iyi anlatın”; bir işiniz, ürününüz ve hizmetiniz mi var, “iyi anlatın”; bir vaadiniz mi var, “iyi anlatın”…
Eğer anlatırsanız anlarım, iyi anlatırsanız “adını mıh gibi aklımda tutarım” (Atilla İlhan’a selam olsun).
Sonra, “ben sana mecbur olurum!”
Şimdi, istediğiniz kadar hayıflanabilirsiniz, kendinizin, mesleğinizin, sektörünüzün, kurumunuzun anlatacak ne hikâyeleri var da öyle atıl biçimde, bir kenarda bekliyor diye dertlenebilirsiniz…
Nasıl olsa “gösterme yarışıyla” vakit kaybedecek, kalabalıklar içinde kaybolup, dijital cangılın içinde yuvarlanıp gidilecek nice story’ler, tweet’ler sizi bekliyor…
Yok, “siz” derken, sözüm meclisten dışarı; sizinle podcast gönül ve ufuk bağımız baki, ki zaten bunun için bu satırlara göz nurunuzu döküyorsunuz. Hani elçiye zeval olmaz, çevrenize, eşe dosta anlatın, bu iletişim çağında gittikleri yol, yol değil…
Daha ne yapabilir, nasıl anlatabilirim; sihirli asam da yok ki!