Bir podcast yayınlamak istediğinizde, kısa bir süre öncesine kadar temel bazı gereklilikleri yerine getirmek zorundaydınız: Sesi kaydedecek bir cihaz (bir mikrofon, telefon vb), bir mikser ya da bilgisayar, bir stüdyo (ya da sessiz bir ortam), ses düzenleme yazılımı gibi asgari gereklilikleri karşılımanız gerekiyordu.
Ama artık zorunda değilsiniz; yani, hemen hemen….
Yapay zeka teknolojileri her alanı kökten değiştirdiği gibi “podcast ekosistemini”, daha geniş anlamda “ses alanını” da kökten değiştiriyor.
Hemen her hafta “metinden sese” özelliği içeren yeni bir ürün ve hizmet kullanımına suluyor desem abartmış olur muyum bilmiyorum! Eğer bizi yakından takip ediyorsanız zaten bunlardan düzenli haberdar oluyorsunuz.
Bu araçlar o kadar geniş bir çözüm/hizmet yelpazesi sunuyor ki, heyecanlanmamak elde değil!
Metninizi oluşturduktan sonra istediğiniz tonda, istediğiniz hızda, istediğiniz cinsiyette sese dönüştürebiliyorsunuz. İsterseniz popüler bir ismin sesini (telif anlaşmasıyla), isterseniz kendi sesinizi klonlayarak bu şekilde metninizi sese dönüştürebilirsiniz. Dilerseniz podcast’inize özel müzik de yapabilirsiniz.
Bu kadar mı?
Elbette değil. Arzu ederseniz, tüm bunlarla birlikte aynı içeriğinizi istediğiniz farklı bir dile de dönüştürüp yayınlayabilirsiniz. Üstelik birkaç dakika içinde…
Ayrıca yine yapay zeka yardımıyla podcast’inizi düzenleyebilirsiniz.
Düşünün şimdi, çok fazla geriye de gitmenize de gerek yok, 3-5 yıl önce bunları yapmaya kalksanız harcayacağınız emek, zaman ve bütçeyi hayal edin. Oysa şimdi 15-20 dolarlık bir maliyetle (ki bazen hiç para harcamanız bile gerekmiyor) şimdi hepsini halledebiliyorsunuz.
Giderek ön plana çıkan “sorumuz” ve haliyle “sorunumuz” şu oluyor: “Teknik gereklilikler bir engel, bariyer olmaktan çıkıyorsa, neyi başarmak gerekiyor?”
“Doğru içeriği tasarlamak…”
Sesi (podcast’i) ne için kullanacağınızı, nasıl kullanacağınızı, ne zaman kullanacağınızı, kimi hedefleyeceğinizi tasarlamak; bunlara ilişkin analizler yapmak, bağıntılar kurmak, strateji ve planlar oluşturmak yakın zamanda belirleyici olacak.
Artık elimizde teknik süreçlerimizi kolaylaştıran, bazı temel bilgi ihtiyaçlarımızı karşılayan, işbirliği halinde çalışabileceğimiz bir “yardımcı teknoloji” var; yapay zekayla birlikte çalışabilme yetenek ve becerileri önemli olacak.
Ve ayrıca “ses”, son zamanlarda sıklıkla tekrarladığım gibi, organizasyonların ve gündelik yaşamın hemen tüm alanında “iletişim mimarisinin” mihenk taşlarından birisine dönüşecek.
Yalnızca bu gerçekliği kavrama “zamanınız ve derinliğiniz” ile “harekete geçme şekliniz” ayırt edici etken olacak…
Beklemeyin, izlemekle yetinmeyin, keşfedin, anlayın, harekete geçin, değişimin parçası olun…
Fırsat varken…