Gerçekten…
Ne başka bir dil öğrenmenize gerek var, ne de bir başka dili bilen birisini bulmanıza, bir ton emek ve para harcamanıza da gerek yok…
Yalnızca Türkçe bir podcast kaydedip, birkaç işlemle yayınınızı dünyanın her yerine uğurlayabilirsiniz…
Hemen heyecana kapılıp kolları sıvamayın; bugün değil, ama eli kulağında, oldu olacak mesafesinde…
Nasıl mı olacak?
Siz Türkçe bir bölüm kaydedeceksiniz ve yayınlayacaksınız, yine sizin sesinizle Brezilyalı da dinleyecek, Çinli de; bir Rus da dinleyecek bir Danimarkalı da, velhasıl kim içeriğinize ilgi duyarsa… Üstelik kendi dillerinde, sizin hikayenize kulak verecekler.
Spotify, bir podcast bölümünün kayıt dilinin dışında istenen tüm dillerde hem transkrip hem de sesli olarak anında çevirisi (üstelik orjinal ses formunu koruyarak) üzerinde aylardır çalışıyor. Benzer bir hazırlığı Youtube ve diğer markalar da sürdürüyor. Bunlar sınırlı çerçevede, üçüncü araçlarla şu anda bile yapılabiliyor. Ama süreç giderek orjinaliteyi koruyarak ve anlık olarak gerçekleşecek seviyeye doğru evriliyor.
Kanadalı ünlü iletişim kuramcısı Marshall McLuhan bugün yaşıyor olsaydı, şöyle derin bir övünç kahkahasının eşliğinde “ben demiştim” diye haykırırdı; “bakın, gördünüz işte dünya bir küresel köye dönüştü” diyerek olan biteni öngörülerinin sağlaması olarak gösterirdi.
Dünya halkları, kurumları için iletişimde dil engel olmaktan çıkıyor, fiziksel sınırlar (şimdilik) aynı kalsa da “kültürel, sosyolojik, psikolojik” sınırlar kalkıyor; yerel olarak görülen “fikirler, sorunlar, çözümler, sevinçler, ürünler, hizmetler” aynı anda küresel toplumun gündeminin parçası haline geliyor.
Bu insanlık için heyecan verici, muhteşem bir eşik; yarın için yeni hayaller kurmaya başlayabiliriz. “Bilgiler, duygular” artık çok kısa sürede “küresel toplumun” bir parçası haline geliyor; dünya “sevinçleri ve sorunlarıyla” birlikte “ortaklaşma” sürecinin kilometre taşlarını döşemeye devam ediyor.
“Yerel ve ulusal” diye gördüğümüz “sorun ya da fırsatların” giderek küreşelleştiğini, küresel diye uzak durduğumuz sorun ve fırsatların da “yerel ve ulusal” gündemin parçası haline geldiğini göreceğiz.
İşleri, meslekleri, eğitimi, sivil toplum hareketlerini, ekonomiyi, kamu politikalarını yeniden düşünme, kendimizi, çocuklarımızı, işlerimizi, kurumlarımızı buna göre hazırlamalıyız…
Keza, yeni bir dünya, yeni bir ütopyanın doğum sancıları her geçen gün artıyor…